Arşiv

Archive for the ‘Linux!’ Category

Denemeci is No More!

Şubat 7, 2014 Yorum bırakın

Neden diye sormak lazım mı bilmiyorum ancak çok özel sebepleri yok;

  •  Denemeci eski denemeci değil artık, kimi açılardan daha büyük ve olgun bir insan; kimi açılardan ise eskisinden bile küçük yaşta biri.
  •  Denemeci bu mecraya girerken kimseyi tanımıyordu, kimse de onu… Anonim olmak önemliydi ancak artık onu teşhis edebilecek bazı arkadaşları var.
  • Zaman yok.

Bitiş yazısını yazmamın temel amacı halâ konulara cevap bekler şekilde yorum yapan kişilerin olması. Yorum yazan arkadaşların cevabın cidden geç gelebileceğini bilmesini isterim.

Kategoriler:Linux!

Linus Torvalds: Microsoft ile Kesinlikle Görüşmedim!

Mart 8, 2012 4 yorum

Daha önce Stallman ve Mark Shuttleworth’un röportajlarını çevirmiş ve yayınlamıştım, sırada Linus vardı. Bu adreste   yer alan röportaj biraz eski bir tarihe sahip olsa da hem başlığı ilgimi çektiği hem de aslında genel konulardan bahsedildiği ve Linus’un düşünme şeklini gösterebildiği için bu röportajı çevirmeyi uygun buldum. Çevirinin tamamını otobüs, metro ve uçak yolculuklarında, cep telefonuma yüklediğim Orijinal röportajı yine telefonda bulunan sözlük yardımıyla çevirip kağıda yazarak yaptım ancak kağıtlardan bilgisayara geçirmeler ve düzeltmeler elbette ki sakin kafayla masa başında gerçekleşti. 

Bu çeviriyi esas olarak Ubuntu Türkiye Forum’u için yaptım o yüzden alıntılarda öncelikli olarak o sayfanın atıf gösterilmesini rica ediyorum, forumu kullanmayan GNU/Linux kullanıcıları için de yazıyı blogumda da paylaşıyorum, alıntı için bu adres de kullanılabilir. 

Son olarak daha fazla çeviri röportaj görmek isterseniz gerek forumda konu açarak gerekse de benimle iletişime geçerek çevirilmesini istediğiniz yazıları belirtin.. Elimden geldiğince çevirmeye çalışırım. Çeviri için benimle çalışmak isterseniz de bu isteğinizi değerlendirmekten mutlu olurum. İyi okumalar…

Microsoft’un Siyah Giyen Adamları hiç Linus Torvalds’ı ziyaret etti mi? Linus GPLv3 için neden bu kadar kritik öneme sahip? Eğer o, çekirdek geliştirmede başka şeylere önem verseydi ne olurdu? Bunlar dünya çapındaki Linux/açık kaynak topluluklarının Linus’a sormak istediği bazı sorular. Ve şu an o açık yüreklilik ve dürüstlükle ama hep dikkatli bir şekilde sorularınızı yanıtlıyor. Bakalım sizin sorularınıza o ne cevaplar veriyor…

Swapnil: Gelecekte Linux çekirdeği için hangi iyileşetirme/yama/planlar var? –Subramani R

Linus: Şimdiye kadar asla gelecek için büyük planlar yerine büyük hayaller kurmadım. Ben daha çok “gelecek bir kaç ay için hangi sorunlar var” şeklinde dar bir çerçeveye sahibim. Şeytan ayrıntıda gizlidir diyenlerdenim ve eğer ayrıntıları önemserseniz büyük sorunlar kısa sürede kendi kendilerine son buluyorlar.

Yani ben, çekirdek 5 yıl sonra neye benzeyecek şeklinde geniş bir vizyona kesinlikle sahip değilim –sadece gözümüzün yeterince açık olmasını sağlayacak genel planlar yapıyorum. Kişisel olarak bana bakacak olursak teknik sorunların beni en çok endişelendiren şeylerden biri olmadığını görürsünüz ama tabii ki ‘süreçlerin’ çalışıyor olduğundan da her zaman emin olmak isterim ve insanlar her bir süreçte benimle gayet iyi çalışabilirler.

Swapnil: Linux ile Solaris arasındaki gelişen ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu ilişki kullanıcılara ne gibi bir yarar sağlar? — Gurudutt Talgery

Linus: Aslında ortada çok da kesişen düzlemler olduğunu söyleyemem ancak şunu kabul ediyorum ki Solaris, gittikçe daha çok Linux kullanıcı araçlarını (açıkça belirtmeliyim ki ben bunların çoğunu yapmıyorum, ben sadece çekirdeği yazıyorum) kullanmaya başlayacaktır. Linux masaüstü, geleneksel Solaris sistemlerine göre çok daha iyidir ve Solaris gittikçe daha çok Linux-benzeri bir model olmaya doğru ilerliyor.

Sadece çekirdek kısmında, lisans alma işlemi ile ilgili çok fazla farklılıklar var ama bu farklılıklar çok fazla işbirliği olduğu anlamına gelmiyor ve eğer böyle bir şey görme şansımız olursa oldukça ilgi çekici bir durum olacaktır. Sun, Solaris’in GPL ( v2 veya v3 farketmeksizin) kapsamında lisan almasıyla ilgili olarak yaygara koparıp duruyor ve eğer lisansla ilgili bu farklılıklar defolup giderse, teknolojide bazı ilginç şeyler de olabilir. Ben bekle ve gör tavrından yanayım.

Swapnil: GPLv3 kısa süre önce tamamlanıp yayınlandı, çekirdeği bu lisans altında yayınlamanızı sağlayacak bir öngürünüz var mıdır? Veya GPLv3 sizin bakış açınıza göre çok kötü bir lisans mıdır?– Peter Smith / Naveen Mudunuru

Linus: Bence o versiyon, tasarı halinin ilk zamanlarında daha fazla geliştiriliyordu ve ben onun çok da korkunç bir lisnans olduğunu düşünmüyorum. Bence o sadece GPLv2 gibi bir başka “harika” lisanstır.

Yani GPLv2’nin olmaması durumunda GPLv3 kullanımını anlayabilirdim. Fakat daha iyi bir tercih yaptığımdan beri, neden bunu yapmak isteyeyim ki?

Bununla birlikte, ben her zaman pragmatik olmaya çalıştım ve işin aslına bakacak olursak bence GPLv3’ün GPLv2 kadar iyi olup olmadığını sormak “siyah mı beyaz mı” diye sormaya benzemez. Olay dengeleme işidir. Ve eğer GPLv3’ün başka avantajları varsa bu avantajlar denklemde GPLv3’e doğru meyletmem için yeterlidir.

Açık konuşmak gerekirse cidden hiçbir şey anlamıyorum ama eğer Solaris gerçekten GPLv3 kapsamı altında yayınlanırsa belki gereksiz ve uyumsuz lisans sorunlarından uzak durmanın avantajları, Linux çekirdeği için GPLv3 kapsamında yeniden lisans almayı denemeye değer olabilir.

Beni yanlış anlamayn– bence bu pek mümkün olmayan bir şey. Hemen şunu da açıklığa kavuşturayım; ben bir lisans bağnazı da değilimdir. Benim görüşüme göre GPLv2 net bir şekilde daha iyi bir lisanstır ama unutmamak gerekir ki lisanslar da her şey demek değildir.

Tüm bunlara rağmen, ben başka lisanslara sahip birçok program kullanıyorum. Örneğin bir projeye başladığımda onu BSD ( veya X11-MIT) lisansı kapsamında yapmayabiliyorum ancak baktığınızda o da harika bir lisanstır ve başka bir proje için belki de BSD tam olarak oturacaktır.

Swapnil: Linux çekirdeği için ana geliştirici seviyesinde olan Hintli biri hiç var mı?

Linus: Şunu kabul etmeliyim ki dağıtım olarak Hindistan’dan kimseyle çalışmıyorum. Bununla beraber, şunu da belirtmeliyim ki şimdiye kadar çekirdek gelişimi için çok bilinçli denemelerde bulundum ve büyük sayıda bir insan topluluğuyla bağlantıda kalmaya özen gösteriyorum.

Şunu çok iyi biliyorum ki, birçok insanın gerçekten çok iyi tanıdığı (çekirdek aile üyeleri ve yakın dostlar gibi) insanlardan oluşan bir “şebeke ağı” vardır. Ben de gelişim modelinde bunu yapmaya çalıştım; insanların sayıları bir düzine de olsa güvendikleri kişilerden oluşan ve onlarla etkileşim halinde olmalarını sağlayacak bir “geliştirici ağı” kurmaya çalıştım ve bu geliştiriciler “kendilerinin” güvendikleri diğer insanlarla etkileşim içinde oldular.

Bu arada bana düzensiz aralıklarla da olsa iki yama yollayan yüzlerce geliştirici ile bazen iletişim kuruyordum, benim yaptığım değişiklerle genişleyecek ve bireylerini çok iyi tanıdığım küçük bir grup insandan oluşan bir ağ kurmaya çalıştım, aslında sadece bundan dolayı olsa bile bence ben insanların nasıl çalıştıklarını bilirim. Benim hoşlandığım çalışma şekli kesinlikle bu şekildedir.

Ayrıca dürüst olmak gerekirse benimle çalışan insanların çoğunun nerede yaşadıklarını bile bilmem. Yaşadıkları yerler aslında ikinci planda kalır. Bu arada şuna az da olsa eminim ki bana en yakın konumdaki 10-15 isimden hiçbiri Hindistan’da değildir, belki de bu haberden sonra orada yaşayan birileri de ortaya çıkar.

Swapnil: Linux Çekirdeğinin Geliştirilmesi projesi başladığındandır proje size derinden bağlı hale geldi, organizasyonun siz olmadan işleyişi için bir planınız var mıdır? Mesela kendi hayatınıza veya ailenize vakit ayırmak isterseniz ne olur?– Ursache Vlademir

Linus: Linux’ten süre gelen ilişkilerim, kişisel ilişkilerimden daha fazla ve daha derindir. Evet, ben bu işe beklenmedik bir şekilde dahil oldum ve olaya gün be gün artan güzel bir etkim de var ama ben bazı açılardan, mesela çoğu çekirdek faaliyetlerinde olduğu gibi, olduğum kişiyi bu işe katmıyorum. Yani Linux’ün bana “derinden bağlı” olduğunu söyleyemem.

Mesela eğer yarın bir kalp krizi geçirip ölürsem (ne mutlu ki tamamen sağlıklıyım) insanların kesinlikle haberi olur ama sadece çekirdek için bile bu işin içinde olan yüzlerce geliştirici var ve şimdikinden biraz daha küçük bir kısmı beni az da olsa gerçekten şaşırtarak bu işi devralabilir.

Swapnil: Hindistan yazılım mühendisleri yetiştiren ana ülkelerden biridir ama şimdiye kadar Linux alanında pek de bir katkıda bulunmadık, sizce bu alanda ön sıralara geçmek için Hintliler nelere dikkat etmelidir? Hintlileri dağıtımlarda ağırlıklı şekilde yer almak için cesaretlendirebilsek nasıl hissederdiniz? Ayrıca Hindistanda sizi takip eden hayranlarınız var, bu ikonik imajınız size hayranlık duyan kişilere ilham vermek için kullanılamaz mı?

Linus: Bu cevaplamak için gerçekten zor bir soru. Açık kaynağın içine girmek hem bilgi akış altyapısının ( İnternet erişimi, eğitim, veya adına ne derseniz) hem de asla tahmin edemeyeceğim basit ama büyük kültürel engellerin birbirini tamamladığı bir tür kombinasyondur.

Başta İngilice konuşan kültürlerde ve Hindistan’da Linux ve diğer açık kaynak projelerine kolayca dahil olmanın birçok yolu bulunmaktadır. Bunun için sadece dil barajının olmayışına bile şükretmek gerekir. Ve bu tip projelere dahil olmak kesinlikle Asya’nın birçok bölümünden ve Avrupa’nın bazı bölümlerinden çok daha kolaydır.

Ayrıca Hindistan’da eşit durumda olup da çoğunlukta olmayan bir sürü insan var ve şahsen ben Hindistanda yarım yamalak olsa bile en iyi ilerleme yönteminde nasıl sonuçlar elde ederiz konusunda basit bir tahminde bile bulunamayacak seviyedeyim. Ben her zaman yerel kullancı topluluklarındaki hayranları şüpheli bulurum, bence siz de öyle yaparsanız iyi olur.

Benim “ikonik imajıma” gelecek olursak ki kişisel olarak bundan rahatsızım. İyi bir kamuoyu sözcüsü değilimdir ve son yedi yıldır seyahat etmeyi bıraktım çünkü bu ikonik “vizyoner” olma konusunda kendimi pek de rahat hissetmiyorum. Ben sadece bir mühendisim ve sadece yaptığım işi seviyorum ve tabi ki diğer insanlarla birlikte kamu yararına çalışmayı da…

Swapnil: Hindistan ziyaretini düşündürtmek için hangi sebepler güzel olurdu? Fredenc [FN] Noronha

Linus: Önceki soruya cevap olarak kamuoyu sözcüsü olmaktan kesinlikle nefret ediyorum demiştim, bu sebepten dolayı konferanslar vb. gibi olaylardan kaçınmaya hep dikkat ettim. Gelecekte birgün Hindistan’a tatil amacıyla gitmeyi çok isterim ama eğer bunu yapacak olursam oraya tanınmayacak şekilde ve gitmeden önce kesinlikle kimseye haber vermeden sadece basit bir turist olarak o ülkeyi görmeye giderdim.

Swapnil: Son zamanlarda SVN [Subversion] ve CVS [Concurrent Versions System]’in temel mimarilerini sorguladınız ve onları yerden yere vurdunuz. Şimdi ise SVN topluluğundan sorumlusunuz, yanıldığınızı kabul ediyor musunz yoksa hala ikna olmadınız mı? Bhuvaneswaran A.

Linus: Ben yapıları sağlamlaştırmaktan hoşlanırım çünkü ben tartışmaları ilgi çekici bulurum. Aslında burada tam olarak tartışmaktan “hoşlandığımı” kastediyorum. Düşünmeden konuşmuş olmayayım ama ben tartışmalarda biraz daha hararet olmasını tercih ederim ve tartışmanın tek taraflı olmamasına özen gösteririm. Ve güçlü argümanlarla karşıma çıkıldığı zaman iş kolayca çözümlenir ve ben gayet tatmin olmuş bir şekilde “oh, tamam, sen haklısın” derim.

Ama hayır, SVN/CVS tartışmalarında bu böyle olmadı, ben CVS’i gerçekten hiç sevmeyen birçok insanı şüpheli buluyorum öyle ki CVS’in hiçbir şey olmadığı ama yasal bir sürüm olduğu konusunda kimseyle tartışmayı beklemiyordum. Bu arada SVN alehinde birkaç grup insanla SVN alehinde tartışmalarda bulunurken pek de kaba davranmamalıydım ( hey, bu çok açık ben gerçekten de çok kaba bir insan değilim!), aslında kimsenin SVN özünde “iyidir” konusunda tartıştığını düşünmüyorum.

SVN bence klasik bir “yeterince iyi” durumudur . İnsanlar onu kullanmaya alışmıştır ve o “yeterince iyi” olmak için genellikle uygundur ancak bazı açılardan DOS ve Windows da “yeterince iyi” idi.SVN harika bir teknoloji değildir, sadece genel olarak uygundur ve kullanıcılar için yeterince iyi çalışır. Ayrıca bunu kullanan insanlar için tanıdık görünür. Ama çok küçük bir grup insan ondan dolayı “gurur duyar” veya onun için heyecanlanır.

Bunun tam tersine Git “UNIX felsefesi”inden bazı parçalar barındırır. Bu başlı başına UNIX olduğu anlamına gelmez ama orjinal UNIX’e benzerdir, arkasında UNIX’in temel düşüncesi vardır. UNIX felsefesi için “Her şey bir dosyadır.” düşüncesi vardı/ya da vardır. Git içinse “ Her şey sadece adreslendirilebilir veri tabanlarında tutulan objelerdir.”

Swapnil: Çok fazla dağıtım iyi mi yoksa kötü bir fikir midir? Seçenekler güzeldir ancak bir noktadan sonra bu berekete ihtiyaç olmuyor. Birçok insanın yüzlerce dağıtım oluşturmak için saatler harcaması yerine, daha az dağıtım desteklenebilseydi (her genel kullanım için bir tane belki) bu girişimle Microsoft’a meydan okumak daha kolay olmaz mıydı? Bu konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir? — Srinivasan S.

Linus: Bence çok fazla dağıtıma sahip olmak açık kaynağın kaçınılmaz bir parçasıdır. Karışıklığa neden olmaz mı? Elbette olur. Verimsziliğe yol açmaz mı? Evet, açar… Ama ben bunu politikaya benzetiyorum: “demokrasi” tüm bu karışık seçimlere sahiptir ve çoğu zaman için bir şeyi gerçekten istiyorsak seçimlerin hiçbiri gereksiz değildir ve eğer oy kullanma, farklı partiler, koalisyonlar vb. Gibi ayrıntılı konuları kafaya takmazsanız kendinizi daha rahat ve verimli hissedebilirsiniz.

Fakat nihayetinde seçim verimsiz olabilir acak insanların bu işe katılırken “bir parça” dürüst olması da önemlidir. Muhtemelen hepimiz siyasetçilerimizin şu an olduğundan daha dürüst olmasını dilerdik ve muhtemelen hepimiz tüm dağıtımların birbirlerinden farklı seçimler yapmalarını isterdik ancak bu seçimler olmasaydı daha yoksul olabilirdik.

Swapnil: Neden CFS [Completely Fair Scheduler]’ın SD’ten daha iyi olduğnu düşünüyorsunuz?

Linus: İlk olarak ben Igno (Molnar) ile uzun süreler çalıştım ve onun herhangi bir sorunda oldukça sorumlu davranacağını bilirim. Bu tip şeyler gerçekten çok önemlidir.

Basit bir neden olarak da sayıları gösterebilirim. Dışarıdaki birçok insan CFS’in SD’den daha iyi olduğunu düşünüyori bunun büyük bir sebebi 3D oyunlardır. (SD’nin güçlü noktası olduğunu idda eden insanlar vardı.)

Bununla birlikte ben hiçbir kod parçasının asla “mükemmel” olduğuna inanmıyorum. Olan en iyi şey SD’yi öneren insanların sizi çok fazla etkilemeye çalışırken diğer taraftan dengeyi kaybetmeleridir– ve bizler her iki tarafın da aynı oranda ilgi çekici denemelerde bulunmasına özen göstereceğiz çünkü altyapısal rekabet onları motive eder.

Swapnil: Git hakkındaki Google’da düzenlenen konuşmada, biri size merkezileştirilmiş ve işe ara vermeden Git’e geçiş tanıyan inanılmaz bir kod tabanını nasıl yönetirdiniz diye sormuştu. Buna cevabınız nedir? — Jordan Uggla.

Linus: Ahh, bu soruyu soran kişiyi iyi duyamadığım bir yerdeydim (soru ses kayıtlarında çok daha net duyulabiliyormuş) ve ben sorudan sonra duyamadığımı bildirdim, kayıtları dinlediğimde ise onun sorduğu soruya cevap veremedim ama soruyu onun sormasını isterdim.

Herneyse, bizler oldukça fazla içe aktarma araçlarına sahibiz yani aslında çok geniş bir projeyi önceki SCM [Supply Chain Management] içine sadece içe aktarma yöntemiyle dahil edebilirsiniz. Ancak burada tabi ki bir problem var, iş nadiren o projeyi içe aktarma eylemiyle biter ama alışmak için yeni bir modeldir!

Ve açık konuşmak gerekirse, sadece bu işe başlamak ve denemek için “alışkın olduğumuz” başka bir yol göremiyorum. Siz açık bir şekilde çok büyük, çok önemli ve merkezde olacağınız bir proe ile işe başlamak isemezsiniz; bu sadece her şeyi işlemez hale getiri ve insanları tabi ki de çok mutsuz kılardı.

Yani mantıklı olan hiç kimse bir gecede her şeyin git üzerinden değiştirilebileceğini ve insanların tüm yaşayışını zorla değiştirileceğini savunmaz. Hayır. Şirketin içinde küçük şeylerden başlamalısınız, mesela çoğunlukla kontrollerden ve bakım öğelerinden oluşan bir grubu git’e çevirmekle başlanabilir. Bu yöntemle insanlar bu modele alışırlar ve git nasıl çalışır; şirket bünyesinde nasıl kullanılır gibi konuları bilen çekirdek bir grup oluşturmaya başlarsınız.

Ve bunu sadece genişletirsiniz. Adım adım ilerlersiniz. Şirketiniz “en büyük depolardan biri” olsa bile daha fazla ve daha fazla projeyi dahil etmeniz gerekir; tabi bu depoları modüler olarak da oluşturmalısınız çünkü herkese sahip olmak demek her şeyin kontrol edileceği anlamına geliyor ki bu operasyonun “sadece çalışabilir” kipde olmamasını gerektirir. (“her şey” sadece çok geniş olmadıkça.)

İşte böylece basitçe bir modülü zaman içinde göç ettirmelisiniz, ta ki geri kalan tüm modüllerle git içinde çok rahat bir noktaya varacağınız ana kadar ve bu “bakiye” oldukça yasaldır ama kimse umursamaz.

Ve git için bir başka güzel gelecek ise başka SCM’ler olmasına rağmen bu piyasada oldukça güzel tek başına top koşturmasıdır. Bu birçok git kullanıcısını onu nasıl kullandığı ile ilgilidir: “onlar” belki git’i kullanır, ama bazen insanlar git’i farkına varmadan da kullanabilirler çünkü onlar bazı yasal SCM’ler içinde yayılmış sonuçları görürler.

Swapnil: Onlar hiç farklı yapıdaki sabit uygulamaları Transmeta’da tecrübe ettiler mi? (Transmeta Crusoe çip oldukça hafif bir CPU gibi görünüyor–aklıma Burroughs B1000’in aslında sanal makine olarak uyarlanmış olan yorumlayıcı makinesi geliyor. B1000’de sistem yazılımı, Cobol ve Fortran için birer tane vardı; Eğer bu doğruysa bir uygulama Burroughs 6/7000 veya HP3000 için çip ya da JVM vb. için uygun olan sabit uygulamalar için çatı bir uygulama çatı mimarisini oluşturabilir.]– Anil Seth.

Linus: Aslında biz bazı farklı uygulamaları ayarladık ve şu anda bunu hala savunuyor değilim, şunu söyleyebilirim ki biz herkese açık bir yönerge ayarlamalarının karışım sunumunu hazırlamıştık. Sizlerin x86 mimarisini Java kodlarının her bir byte ile çalıştırabildiğiniz bir teknolojik vitrine sahibiz. (Aslında bu az da olsa pico-java, iirc için de genişletilmişti.)

Bence uygulamanın çalıştığını çoğu tamamen x86 mimari olan Linux dağıtımında DOOM’u çalıştırarak gösterdik ancak DOOM’un pico-Java için derlendiği parçası aslında binary yapısı için özel olarak derlenmişti. Ve GPU aynı yöntemle onları sonlandırarak çalıştırabiliyordu. (DOOM’un paketlenme sebebi kodlarının uygun olmasıydı ve oyun çekirdeğinin parçaları kolayca ayarlanabiliecek kadar küçüktü — ayrıca görsel açıdan kesinlikle ilgi çekiydi.)

İş gittikçe iç meselelere doğru gidiyor ancak ben bunları gerçekten konuşamam. Ve aslında ben bu olaya ne java ne de başka bir şeyle kişisel olarak dahil olmadım.

Swapnil: FreeBSD ve OpenBSD NetBSD’den 386BSD dağıtımından türetildiler ve Linux’den daha önce tamamlandılar ancak Linux 386BSD ve onun türevlerinden daha çok yaygınlaştı. Bu derece iyi bir işletim sisteminin lisansını seçmek ve bu işletim sisteminin gelişim süreci nelere mal oldu? GPLv3’ün Linux’un özgürlüğünü BSD’nin olmadığı kadar ve GPLv2’nin yapamayacağı kadar iyi koruyacağını neden düşünmüyorsunuz?

Linus: Bence bu sorunun cevabı sadece lisans değil topluluk ve kişisel konularla da alakalıdır. BSD lisansları her zaman çatallanarak genişledi ancak bu çatallanma eğer birileri gerçekten başarılı olursa o çatalı ticari bir hale sokma hakkını da verir ve ihtiyaç duyduğunuzda bir önceki noktaya dönemezsiniz. Ve böyle bir şey hiç olmasa bile (ki oldu, BSDi  ile birlikte BSD dosyaları) insanlar birbirlerine bir daha gerçekten o kadar da güvenemez.

Bunun aksine GPLv2 de çatallanarak genişler ancak GPLv2 iki parçaya ayrılarak genişlemez. O, ihtiyaç dahilinde ve gerektiğinde geri dönülebilecek mesafede durarak genişler. Bununla birlike artık yeni bir güven seviyesine sahipsinizdir: isteyen herkesin lisans sayesinde olaya dahil olacağını ve sizin çıkarlarını çalmaya çalışmayacağını “bilirsiniz.”

Yani ben GPLv2 lisansından şunu anlıyorum: GPLv2 insanalara diledikleri bir zamanda çatalın bir adım öncesine dönebilmelerini ve çatalın diğer taraflarına da geçebilmelerini olanaklı kılarak özgürlüğün muhtemel tüm yararlarından faydalanma imkanı sağlayan lisans türüdür. GPLv2 sayesinde hiç kimse kaynak kodun önemli bir kısmını alarak sizi durduramaz.

Peki öyleyse BSD lisans “özgür” değil midir? Tabii ki de özgürdür. Ancak benim önemsediğim herhangi bir proje için insanlar bu lisansı kullanmaya da bilirler, ben her zaman için başkalarının benim projelerim için yazdığı kodları güvenerek kullanabilmeyi isterim.

Bu durum GPLv3’ü en başından beri neden daha az ilgi çekici bulduğumun sebebidir. Çünkü GPLv3 “kodları alırken geri dönüş” hakkındaki güvenceyle GPLv2 kadar ilgilenmemektedir. GPLv3 daha çok “ben kod yazdım, onun nasıl kullanılacağını söyleyebilmeliyim.” ile ilgilidir.

Ayrıca ben GPLv3’ü sadece sıradan ve kendini beğenmiş buluyorum. GPLv2 “özgürlük” ve “güven” arasında harika bir dengeye sahiptir. BSD lisanslar kadar özgür değildir ama bunun karşılığında size gönül rahatlığı sağlar ve benim hep göz önünde bulundurduğum “kısasa kısas” kavramına da uyar: ben sana kaynak kod verdim, buna karşılık olarak sen de bana kaynak kod verdin.

GPLv3 kaynak kodun nasıl “kullanacağını” kontrol etmeye çalışır. Mesela ” Ben sana kaynak kodu vediğimde eğer onu daha iyi hale getirmezsen, o kodu kullanan araçların benim tarafımdan kolayca kırılabilir!” Gördünüz mü? Bence bu oldukça bayağı ve sığ bir düşüncedir.

Swapnil: Yavaş ancak sabit bir hızda, -rt ağacının siması gittikçe belirginleşiyor. -rt ağacının anahatlarının gittikçe oturması hakkındaki son düşünceleriniz nelerdir? (ve CFS’den bahsetmiyorum.) –Wal, Alex van der

Linus: Ben -rt ağacında ne oursa olsun standart çekirdeğe dahil edilceğinin garantisini veremem (burada belki de genel çekirdeğin temel parçalarını sonlandırmıyor olmamız etkilidir.) ancak evet, biz yıllardır çoğunu çekirdeğe dahil ettik ve kalan parçaların işlemi bugünlerde bitebilir.

Ben düşük-gecikmeli işleri çok severim ama aynı zamanda bir parça ölçülüyümdür. Örneğin bazı aşırı atılgan girişmelere sadece ölçüsüz gerçek zaman perspektifi için değil aynı zamanda bu birleşmeye ihtiyaç duymayan “normal” kullanıcıya bir anlam ifade etmesi için de dur dedim. İşte bu, neden kodların damla damla yazıldığının ve süreçlerin bir parça yavaş ancak sabit bir hızda ilerlediğinin sebebidir ki bu hareket biçimi yeterince kararlıydı ve mantıklıydı.

Ayrıca bu sadece -rt ile ilgili değildir; bu birçok gelişimin nasıl gerçekleştirği ile de ilgilidir. -rt sadece biraz daha çekirdek projesinin kendisi ile ilgilidir ve ana geliştirilerden biri normal çekirdeğe doğrudan dahil olmuştur. Fakat diğer özelliklerin çoğu (güvenlik, sanal bellek değişimi, sanallaştırma) benzer bir göç yolunu takip eder: belirli bir ortam için yazılırlar ve sonra özellikler parça parça standart çekirdeğe göç eder.

Swapnil: Ben çekirdek dosya sistemlerinin gelecek özelliklerini oldukça merak ediyorum. Reiser4, XFS4 ve Oracle’ın yeni projesi olan ZFS hakkında ne düşünüyorsunuz? ZRF birçok basın kaynağında yer aldı. Reiser4 mihenk noktasına ulaştı ve xfs4 yükselişe devam ediyor, bu arada Sun’ın ZFS’inde olduğu gibi birçok spekülasyon var. Biz hangi noktada başı çekiyoruz? Size göre hangi FS daha çok şey vaad ediyor?– Ayvind Blinde

Linus: Aslında daha birkaç gün önce bir git performans toplantısında bu konuyu konuşmuştuk. ZFS verilen komutları gerçekleştirmede UFS’ye göre önemli sayılabilecek düzeyde yavaş kalıyordu. (Sadece Linux için değil, git çekirdek gelişim projesinin dışında bile ilerlemeyi sağlayan lokomotif gibidir.) Bu yüzden bence birçok “yeni dosya sistemi” delisi insan, eski dosya sistemlerinin sorunlarını bilen kişiler tarafından dolduruşa getirildi ve böylece (aslında gerçeküstü olan) yeni ve etkileyici bir dosya sisteminin her şeyi mükemmel kılacağı gibi bir beklentinin oluşmasına sebep oldu.

Neticede insanlarla kavga edeceğimiz veya çok sert tartışmalar yaşayayacağımız bir alan oluştu. Bu alanda kimin kazanan olacağını ki aslında bir tane olmasına gerek yok ve olmayacağa da benziyor, göreceğiz. Hemen hemen her zaman dosya sisteminin doğru seçimi yükleme ve şartlara bağlı olarak sonuçlanır.

Sizin söz ettiğiniz şeyler içinden dosya sistemi konusunda şahsen daha çok heyecan duyduğum bir nokta var, FLash-tabanlı hard diskler “normal” kullanıcılar için bile gittikçe daha erişilebilir hale geliyor. Tabii hala oldukça pahalı ve bu parayı hakedecek kadar küçük ama Flash-tabanlı depolama biçimi, çeşitli HDD’ler [Ç.N. Burada HDD için ‘rotating media’ öbeği kullanılmıştır.] üzerinde farklı performans profillerine sahip ki ben Flash-tabanlı yapının dosya sistemi tasarımını bitirebilecek derecede büyük bir darbe vuracağından şüpheleniyorum. Günümüzde çoğu dosya sistemi döner başlıktaki gecikme göz önüne alınacak şekilde tasarlanmıştır.

Swapnil: İşletim sistemleri gün geçtikçe daha önemsiz hale geliyor. Sizin de daha önceleri söylediğiniz gibi uygulamalar kullanıcılar üzerinde daha büyük farklar doğuruyor. Google’ın temel ofis uygulamaları gibi tarayıcı tabanlı uygulamalar büyük etki yaratıyor. Sizce işletim sistemleri işin hangi kısmında daha önemli hale geliyor?

Linus: Ben grçekten bir “tarayıcı işletim sistemi” kavramına inanmıyorum çünkü bence kullanıcılar her zaman için bir şeyleri lokal olarak yapmak isteyecektir. Bu istek güvenlikle veya diğer temel kişisel gizlilik kavramlarıyla ilgili olabilir. Ve bir de bağlanabilirlik kavramı genişçe bir kesim için oldukça mümkün hale geldi ancak kesinlikle “heryer”den değil.

Elbette ben “Web-işletim sistemleri” kavramının gerçeğin bir parçası olduğunu düşünüyorum ama diğer açıdan insanlar son on yıl içinde işletim sistemlerini reddedmeye başladılar ve bu alan ciddi anlamda çaba gösterilen bir alandır. İnsanlar işletim sistemlerinden büyülü değişiklikler beklememelidir: işletim sistemleri kimseyi 60’lara “salakça” döndürmez ya da donanım unsurlarının temellerini tamamen değiştirmez.

Yani bir devrim beklemeyin. Bence biz değişirken işletim sistemleri de şu anda yaptıkları şeylerle inanılmaz ölçüde büyümeye devam edecek ancak radikal bir biçimde değişmeyecekler. Olası radikal değiklikler ise altyapı ve işletim sisteminin üzerinde yer alan şeylerde (ve donanım unsuru da işletim sisteminin altında evrimini kesinlikle sürdürecektir) işte bunlar insanların kesinlikle umursadığı şeylerdir.

İşletim sistemi? Burada saklı olan bir ayrıntı tüm bu şeyleri mümkün kılabilir o da makinede gerçekten ne olduğuyla çokça ilgilenmedikten sonra bunu kafaya takmaya gerek olmadığıdır.

Swapnil: Son duyduğuma göre kişisel olarak bir PPC G4/5 kullanıyordunuz–şu anda ne kullanıyorsunuz ve neden?

Linus: Ben insanlar iş istasyonları üzerinde çalışmayı bıraktıktan ve özellikle x86-64 bir tür reddedilemez jenarötör haline geldiğinden beridir PowerPC’den vazgeçmeye bir son verdim. Bugünlerde normal bir Core 2 Due çekirdeğe sahip, sıradan bir bilgisayar kullanıyorum.

Geçmişte diğer mimari yapılarla oldukça hoş vakit geçirdim (hatta daha sonraları birkaç sene için alfa sürümü sanki benim ana mimari yapımmış gibi çalıştırdım. Tabii ilk denememde böyle çalıştıramamıştım. Ancak iş kesinlikle CPU’da bitiyor.

Swapnil: Linux sizin için ne ifade ediyor? Bu sizin için bir hobi mi? Felsefe mi? Hayatın anlamı mı? İyi bir işletim sistemi mi? Veya başka bir şey mi? –Ursache Vlademir

Linus: Aslında her şeyden bir parçaya sahip bir bütünü ifade ediyor. Bu benim için bir hobi ancak derin anlamı olan bir hobi. En iyi türde hobiler sizin için “gerçekten” derin anlamı olanlardır. Ve şu son günlerde Linux kesinlikle benim işimdir. Ben bunları (hobi ve işi) kombine edebildiğim için oldukça mutluyum.

İşin “felsefe” kısmı nedir, bilmiyorum ve Linux’ü gerçekten de moral depolamak veya felsefi sebeplerden ötürü geliştirmiyorum. (Ben Linux’u kelimenin tam anlamıyla ilgi çekici ve eğlenceli olduğu için geliştiriyorum.) ama şunu çok iyi biliyorum ki açık kaynağın çok güzel çalıştığını düşündüğüm için bu derin sebepler paha biçilemez hale geliyor.Belki Linux’ü yazmaya başlarken çok da engin sebeplerim yoktu ve bu iş beni motive de etmiyordu ama sonunda “tüm bu işler neden var ki?” diye düşünmeyi bıraktım.

Swapnil: Microsoft’un siyah giyen adamları hiç sizinle görüştü mü? — Zidagar – Antonio Parrella/ Ursache Vladimir

Linus: Gerçekten MS’den [Microsoft] kimse ile hiç görüşmedim. Elbette MS’den bazı kişilerle aynı konferanslarda bulundum (şu günlerde, normalde gittiğimden daha fazla konferansa gitmeye alıştım) ancak gerçekten de onlarla birlikte herhangi bir şey yapmadım. Bence karşılıklı şekilde ihtiyatlı olma durumu içindeyiz.